Salı, Haziran 11, 2013

gezi'de neler oldu-detay

bu arada eylemin bir de ev ayağı var... annemlere 2 gün sonra söylediğimde küçük bir tartışma yaşadık, ertesinde tekrar...2.sinde babam farklı düşündüğümüzü artık benle bu konuyu konuşmayacağını söyledi, ki geçmişte yaşadıklarını, darbe dönemini, ihtilali vs düşününce bana kuracağı herhangi bir cümle için korkusunun daha ağır bastığını düşünüyorum. annemle de hafif tartışmalı konuşmalar yaşadık, birbirimizi dinleyebildik. ama anne-baba olmak gerçekten zor bir şey yahu...

tabii annem ve babamla böyle anlaşmazlık içinde olunca bana bir umutsuzluk, bir hüsran basmadı değil... ben ki ailemle mutabık kalamıyorum, meydanlardaki türlü çeşit insanla anlaşmazlığa düşmem yakındır diye. her seferinde bir manik bir depresif idare ediyorum. hele bir de olumsuz bazı yazıları okudukça yanlış mı yapıyoruz sorgulamalarına girmek fena... ama bu yola neden çıktığımızı, kimlerle nasıl yürüdüğümüzü hatırladıkça tekrar kendime geliyorum.

bugün de işten çıktım, evimin servisine bindim. yolda birkaç twit ve haber okudum ve bir anda dank etti...neden eve gidiyorum ben oldum, bir şey feci şekilde dürttü, git gezi'ye git, git... bu dürtü geldiğinde 2.köprü yolundaydım ve malesef gezi'ye gidilebileceğim en uzun yoldan gidecektim. Maslak-üsküdar-kabataş-taksim...akılsız başın cezasını ayaklar çekti yine, ama iyi ki çekti.

bu arada kafama dank ettiren, geçenlerde okuduğum bir blog yazısıydı ve kürtlerle, bdp'liler hakkında içimi acıtan tanımlamalar yapmıştı.
hala daha şunu idrak edememiş olmak üzücüydü, burada 12 gündür yaşadıklarımızı medyada göremezken, gördüklerimizin de gerçekler olmadığını 1.elden biliyorken, hala doğu hakkında yapılan haberlerin, yazılanların, etiketlerin ve tanımların doğru olduğunu nasıl düşünebilirdik? dahası biber gazını ilk kez tadan, ilk eylem deneyimi yaşayan, ilk kez şiddetle tanışanların bile eline taş alıp atabileceği bir ortamı istanbul'un göbeğinde 10 günde yaşamışsak doğuda 30 senedir neler oluyordu? biz yasal hakkımız olan eylem yapabilme, yeme-içme özgürlüğümüz elimizden alındığı için bu kadar incinmişsek ve tepkiliysek, yaşama hakkına müdahele edilenler neler yapabilirdi?

kendi çapımda bir adım atmak istedim ve bdp çadırını ziyarete gittim. çadır diğerleri gibi değil, çardağımsı daha çok, gezi'nin ana giriş merdivenlerinin orada.
sizinle tanışmaya geldim dediğimde kendimi öyle tuhaf ve komik hissettim ki. ilk selam verdiğim arkadaş beni bir başka arkadaşa yönlendirdi, o iyi konuşur dedi. M ile tanıştık, yineledim, sizinle tanışmaya kendimi tanıtmaya geldim, başımızın üstüne hoşgeldin cevabını aldım. hemen orada oturacak bir yer aradı, dedim parkın içinde hem yürüyelim hem konuşalım, olur dedi, daha sakince bir yer bulduk oturduk. kola ısmarladı, mahcup oldum.

açık açık söyledim, okuduğum şeyler içimi acıttı, birinci ağızdan sizden sizi dinlemek, tanımak istedim, biraz da kendi düşüncelerimden bahsedetim istedim dedim. teşekkür etti. o da, ben de kelimelerimizi dikkatli kullanmaya çalışıp konuştuk.

kusura bakmayın dedim ama bir gerçek var ki, biz yıllardır korku duyduk size karşı, çünkü bu öğretildi bu işlendi içimize, o yüzden şimdi o korkuyu kırmak zor oluyor. son 10 gündür daha iyi anladık. devlet ve medyanın gerçekleri nasıl kendilerince sunduğunu gördükçe kimbilir doğuda neler oluyor da biz ne şekilde duyuyoruz dedim. doğrudur dedi, tahmin edebiliyor musun orada neler yaşanıyor, biz halkların bölünmesini istemiyoruz, ayrılık istemiyoruz aynı devlet içinde farklı halk ve kökenlerin aynı haklarla yaşamasını istiyoruz. haklısınız dedim, ben de bunu istiyorum ve benim gibi düşünen çok arkadaşım var. devlet başkalaştırma politikası içinde, sadece köken için değil, yaşam tercihleri, cinsel tercihler ve diğer müdahele edebildiği her konuda, ama bizler özgürlüğümüzün ve haklarımızın peşindeyiz, mutabık konuştuk bunu.

sonra dedim ki, özür dilerim mutlaka sizin için değerli, ama biz yıllardır terörist başı diye bildik, içimize bu işlendi. düşün dedim yıllarca karıncadan* korkutulan bir çocuk karıncayla karşılaşırsa neler hisseder, şimdi sizin bayraklarınızı, öcalan posterlerinizi görünce ben de böyle hissediyorum. bir de benim kişiliğime ters burada gaz yerken bile taş atamam ben, içim elvermiyor. sen duygusalsın galiba dedi. ben dedi kürdüm ve pkk'liyim, bizzat içinde bulundum. bizim orada neler yaşadığımızı biliyor musun? doğru dedim, biz burada istanbul'un göbeğinde rahatız. mesela şimdi sen başka türlü davransan niye konuşayım. burada niye duralım, niye konuşalım farklı bir isteğimiz olsa, bak devlet de biliyor, biz orada güçlü durumdayız, ama biz savaş istemiyoruz. ama çözüm süreci dedikleri şeye de inanmıyorum, kesin kendi çıkarları var ki böyle bir şeye girişiyorlar, bunu devlet falan yapamaz bunu biz yaparız.

diyorsun ki bayrak.. biz en baştan beri dedik bayrak olmasın, ama onlar asınca biz de asıyoruz, eğer derlerse indir bayrağını o zaman kavga çıkar, ama herkes indirir de biz indirmezsek gel yüzümüze tükür.
bak diyor ben buradaki her grupla gittim muhabbet ettim, lbgt mi ne hani onlarla da konuştum, onlar da aynı şeyi diyor, burda birbirini dışlayan kimse yok. evet diyorum gezi içinde biraz sağladık sanki bu ortamı. bak git sor, ben gelmiyim ama, bir kişi hakkımda kötü bir şey demez. sonra diyorum ki, ben m.kemal'in askerleriyiz diyenden de değilim, kimsenin askeri değilim..sözümü kesiyor bizim onlarla bir sıkıntımız yok ki, istediğini yapsın ama gelip benim varlığıma saygı duymuyorsa benim hakkıma saygı duymuyorsa o olmaz, işler bozulur. doğru diyorum.
teşekkür ederim dedim, olur mu biz teşekkür ederiz bize gelmişsin, ne zaman isterseniz gelin buyrun. ben devam ettim, ben/biz daha çok teşekkür ederiz, bu ortam içinde bulunma cesaretini, bu ortamın bir parçası olma iradesini gösterdiğiniz için. sırrı süreyya'yı sordum sonra, yarın gelecek ama şimdi akedemisyenler konuşacak dinle istersen dedi. sonra daha yaşlıdan partiden biriyle tanıştırdı, onunla da ayak üstü sohbet ettik ve ayrıldım.

kopuk ve düzensiz ve belki tam yansıtamadım, en iyisi sahaya inin..sadece bdp değil kendimize uzak gördüğümüz grup, örgüt kim varsa tanımak, konuşmak için tam yeri gezi parkı...


*karınca demedim orada köpek dedim, evet... dediğim gibi de başımdan aşağı kaynar sular döküldü. hiçbir art niyetim olmasa da fena pot kırdım ve farkına vardığımda üstüste özürler diledim, önemli değil sorun değil dedi ben iyice mahcup, çocukların en çok korkutulduğu hayvandır diye aklıma geldi, gerçekten çok çok özür dilerim dedim. biliyorum, önemli değil dedi, ben de korkarım köpekten... offf bazen ne salak oluyorum.




Hiç yorum yok: