Pazar, Şubat 24, 2008

müzik yelpazesi..

sonbahar yapraklarının uçuştuğu, çikolata renkli sanatçıların kadife sesleriyle bizlerle buluştuğu zamanlardan kuş tüyü gibi bir anı sanırım..
dinlendiğinde tarif edilemez bir duygu yaratıyor..
huzurlarımızda martika- love thy will be done..
yine martika'dan bir başka tanıdık tat için..>>

Çarşamba, Şubat 06, 2008

bir nefeste...olmadı tabii..

sadi beyefendi ebelemiş bizi, nefes kesenler listesi yapın diye.. ona da yalçın bey el vermiş.. o zamaaaan sobe!

çocukların birden tehlikeli bir duruma düşecek gibi olması..

çok da iyi bilmediğin bir mekandayken tüm elektriğin kesilmesi...

heyecan dozu yüksek bir yarışta,en yakın rakibini geçtiğin an.. -sebepsiz gözyaşı bile akar hatta..

f1 araçlarının kalkış anından çıkardığı sesle nefes kesilir, tüyler dikilir...

kaza yapmaktan son anda kurtulmak...-nefes kesilmesini dizlerin bağının çözülmesi takip eder-

scuba sırasında suya tümüyle dalındığı an..

yamaçtan paraşütle atlamak...

arabayla eğimsiz,düz bir yolda orta hızla giderken yoldaki hafif bombeye girildiği sırada boşluktaymış hissinin yaşandığı an...

gecenin geç, sabahın kör erken vaktinde sokakta yürürken tüm algıların son alarm durumunda olması sırasında duyulan bir ses...

çocukluğumda, gençliğimde izi olan birine ya da sevdiğim bir ünlüye kötü birşey olduğu-yaşamını yitirdiği- haberini almam..

olağan bir iş yapıyorken, farkında olmadan yaptığım harika birşeyi keşfetmem...

zeka düzeyini benim zekamın kavrayamadığını düşündüğüm her türlü yazı, iş, eylem..

onu ilk gördüğüm zaman...

şehir yoğunluğu olmayan, tatil yöresi gibi yerlerde göğe baktığımda üzerime örtülmüş gibi duran yıldızlar ve uzayın derinliği...

gün batımında gökte oluşan turuncu-kızıl tonlar..

-yazdıktan sonra gördüm ki bunlara konuşmayla ilgili olanlar desem olurmuş...-

bekleme süresince ne söyleyeceğini hazırlayıp, içinden birkaç kez tekrar ettikten sonra... o anın gelmesi..

tanışmak istenen kişiyle ilk konuşma anı... -sakinlemek için bunun normal bir durum olduğu telkini yapılmadığı zamanlarda...

topluluk önünde konuşmaya başlamadan birkaç saniye öncesi.. -kalp atış sesinin, kendi sesini bastıracak sanmayla eş zamanlı..

hiç beklenmedik bir ortamda yabancı bir dilde konuşmak gerekliliğinin ilk saniyeleri...

-postaladıktan sonra aklıma geldi.. çocuğum olacağını öğrendiğim, ilk görüntüsüyle karşılaştığım ve doğum anları da eklenmeli..-


buyrun buyrun çekinmeyin sizler de yazıverin, dürtelim mi... şşt..erman.. seçkin.. doktooor..gökhan.. blogu olmayanlar da yazıversin şuracığa...:)

akşam editi: bankada araç çubuğu çıkmadığından linkleri verememiştim.. sevgiler..:)

Pazar, Şubat 03, 2008

his...

bu dünyanın bir parçası olmak istememek.. bundan utanç duymak..
birşey yapamamak, yapacak gücü kendinde bulamamak..
sormak, sormak, sormak.. anlayamamak..

istediğinde yerin diplerine inebilen, atmosferi aşabilen.. bilmemkaç ışıkyılı ötesine sinyaller gönderebilen insan..
hastalıklı bir bünyeyi iyileştirmek için, imkansızı mümkün kılmaya uğraşan insan..
annesinin henüz karnındayken, annesini kaybeden bir bebeği yaşatmak ve hayata katmak için çabalayan, diğer tarafta gözünü bile kırpmadan dünyaya gelmiş onlarcasının canına kıyan insan.. aynı..

tuhaf.. insanın artık insan olmanın bir üst seviyesinde bulunması gereken bu gelişmiş zaman diliminde.. yaşanılanlar, yaşananlara şahit olmak durumunda bırakılanlar tuhaf...

insanların yaşadığı dünyanın güzelliklerini ve birbirini anlamamalarını anlayamayışım sürdükçe ve bu dünyada bulundukça huzurlu olabileceğimi sanmıyorum...