Cumartesi, Mayıs 14, 2011

yazacağım ama

yazdığımda yazdığım gibi hatırlıyorum bir süre sonra...
aradaki detaylar da kendiliğinden silinip gidiyor, halbuki hiç yazmasam hatrımda kalsın diye hafızamı yinelediğimden her şey eşit düzeyde hatırlanma imkanına sahip oluyor... zati bir süre sonra hepsini unutacak değil miyim ya da çoğunu diyelim...
unuttuktan sonra yazdıklarımı okuyup hatırlayabilirim ama mesela... hafızamızın yerine oturmadığı zamanlarda çekilmiş çocukluk fotoğraflarımıza baka baka ve bir süre sonra onları kendi hafızamızın parçası zannetmek gibi, unuttuğumuz şeyleri tekrar okuyunca da hatırlamış sayılır mıyız? unutulup hatırlanan eskisi gibi olmaz ama var olmuş olur bir yerlerde... yine benzeteyim, bir mevsim boyunca dolabın kuytu köşesinde kalmış aslında sevilen bir giysinin, o mevsim geçtikten sonra bulunması durumunda hissedilen 'burukluk' gibi... yok devenin tüyü, o kadar da bağlantılı benzetme değil, ama aklıma geldi dolabımı düzeltmem gerek...

yazlık kıyafet giyince yaz geldi sananlara güldüğümü hatırlarım geçen senelerde şubatta falan şortla tişörtle gezenleri görünce...mayıs geldi yaz gelmedi anacım, ama ben o elbisleri, etekleri, gömlekleri giyeceğim şekerim, ister mayıs gülsün halimize, ister akşamı wcde geçireyim üşütmekten nevaleyi-nevale ne be,nihale o-

neyse, söz uçar yazı kalır ama yazılan da eskisi gibi olmaz artık...
varsın olmasın, bak eğleniyor kendi başına neşesi yeter be...

Hiç yorum yok: