Pazar, Haziran 24, 2007

ayın insanlara göz kırpmasıydı yarım ay..

hareketli bir hafta sonu geçirdim.. hoşaf başladım hoşaf bitirdim,ama yorgunluk mutluluğu yaşıyorum..
cuma gecesi güzeldi, bugün trafiğe rağmen güzeldi..
ve trafiğin kalça ve ayaklarımda oluşturduğu ekstra yorgunluğa rağmen-deniz ve güneşin dışında- bende bıraktığı güzellik çocukluğumu hatırlatmasıydı.. kötü şeyler de güzel zamanları hatırlatabiliyor işte..
efendim yazın pazar günleri şile'ye giderdik.. teyzeler, dayılar, kuzenler..
tüp gazdı, çaydanlıktı, bidonlarla suydu-köy çeşmelerinden- börekti, mangaldı, yol üzerinden alınan ekmekti.. şile'nin virajlı yollarıydı, mide bulantılarıydı, "geldik mi" sorularına "az kaldı şu tepenin arkası" cevaplarıydı.. ulaşınca araba kapısı arkasında "miyo" giyinmelerdi.. denize ulaşmaya çalışan yeni doğmuş kaplumbağa yavruları gibi tek sıra dikenlerin arasından yürümeler, ayağa diken batmaları, zift bulaşmalarıydı.. kumda yetişen rasgele dağılımlı zambaklardı.. güneşe çıkmadan önce yarım santim kalınlığında güneş kremiyle sıvanmalardı.. deniz simitleriydi.. dalgaydı, rüzgardı.. deniz sonrası bi dilim karpuzdu.. yol kenarından böörtlen toplamaktı... dönüş yolunda teyze'nin kolunda uyuya kalmaktı.. eve dönünce "canım acıyooo"lardı, uykudan önce ılık süt ve ekmekti... dahası, fazlasıydı...
ve o virajlı yollar boyunca konvoylardı.. babacım nasıl yorulurmuş demek kiydi..
herşeyiyle güzelmişti...

Hiç yorum yok: