Çarşamba, Nisan 11, 2007

kendi intiharıma ağladım..

bir ağlaya,bir güle geçen, standart ötesi olağan,normal bir günün ardından yine servisteydim.. güzergah köprü yolu,menzil ev... sabahları uyanırken düşündüğüm şey,akşam eve dönüş yolunda yapacağım kestirmeler...

eski ben nerede kim bilir...iş çıkışlarımda direkt eve gitmemek için illa birşeyler bulup, etrafta tozduğum zamanlar..servise binmeden önce, yaşlandım galiba diyerek gülüştüğüm arkadaşım, bankadan bankadan, enerjimizi emiyor dedi ki, doğruydu bence de..

neyse işte, bindim servise.. uyku öncesi gün muhasebesi yaptım yine, genelde gülümsemelerim olsa da, heyecan ve mutlulukla geçmez bu anlarım, bir sigara olsa da yaksam dediğim çok olur mesela.. ne zaman..nasıl.. masal değil bu.. kim değiştirecek..ama bu yaşam.. ne zaman..nasıl......... balmumcu'ya kadar uyumuşum... gerçi çok da geçmemişti,trafik pek yoktu..köprü de rahattı zati...
sonra birden köprünün ortalarında durdu trafik... boğaz'ın bir sağına,bir soluna uzunca baktım... sisli ve puslu olsa da güzeldi işte... müzikçalarımda jeff buckley başlamıştı, last goodbye... cep telimi kapadım, ekşi sözlükteki komik diyaloglar geldi aklıma, ihtimal bırakmadım böylece... şoför a.bey'den kapıyı açmasını rica ettim, boş bulunup açtı o da,sağolsun... koşarak refüjden atladım... atlarken montum takıldı, tökezledim... ara yola düştüm.. o sıra a.bey'in durun diyen sesini duyar gibi oldum... köprünün korkuluklarının bu kadar yüksek olduğunu tahmin etmiyordum, bir duvarın üzerine çıkmak ister gibi hızla zıpladım.. boşlukta savrulma ve yalpalama arası bir durum ve anlık bir tedirginlik hissi sonrası, herşeyi bırakıp gidebilme özgürlüğünün yarattığı heyecanla zonklayan kalbim..başım... .... ............

bir an tüylerim diken diken oldu ve kendi intiharıma ağladım... kendimi teselli ettim sonra, çengelköy'e gelene kadar da kabullenmiştim,maalesef yaşam böyleydi işte... insan neye alışmıyordu ki...

3 yorum:

elifbb dedi ki...

1. iki gün önce bilgisayarımdaki müzik arşivinde jeff buckley altında sadece last goodbye kaldığını görüp "e nereye gitti gerisi" diye kalakalmıştım. yazını okurken hah dedim pişti olasıcalar bizi :))

2. yazı kutusunda bulabilirsem seninle bir yazı paylaşıcam, ya boyut kesişmesi yaşadık ya bişi bilemiyorum. direk o yazıyı yazarken hissettiklerim geldi oturdu karşıma, senin yazdıklarını okurken.

3. köprü civarında jeff buckley dinleme hakkınız ikinci bir duyuruya kadar iptal edilmiştir :)

phoenixia dedi ki...

:):)
söylemeliyim ki,anlatılan kişiler ve olaylar gerçektir..;)
ve yazıyı merakla bekliyorum..

eee..the smiths dinleriz biz de napalım..:))

buxes dedi ki...

gecenin bi vakti eşyalarım yerleşmemiş, kapı çalıyor. yalınayak en üst kattayım üstüm çatı. açıyorum o gelmiş. içeri alıyorum. salondaki koltuğa oturup kabloları açıkta televiyonun karşısına geçiyoruz. Anlatacak bir şeyler var oysa. dumanın götürdüğü yerler bembeyaz. Odadayız ikimizde sonunda neden sorusunu bile bile dokunmayı engelleyemiyor ve bitiriyouz acılarımızı.. bir süreliğine de olsa enerjimiz akıyor. içeri gidip banyodaki kesicileri toparlamış gelmiş. koltuğa atıyor hadi yapalım. saat kaçtı? nerdeydim? neden sorusu yine sarıyor beni. soramıyorum neden diye biliyorum. irinlerimizin kokusunu ikimizide örtmüş ama temiziz temiziz diye bağırıyor. soğuğa ihtiyacım var dışarı çıkıyorum. arabalar küçücük, dokunsam.. dönüyorum gitmiş...