Salı, Ocak 12, 2016

şuracıkta...

şuracıkta, kendimi yere bıraksam,
çocukken yaptığımız gibi boylu boyunca yüzüstü yatıversem yere,
kimse ne yapıyorsun, kalk üşüteceksin de demese annemiz gibi ama,
saatlerce, günlerce, yıllarca kalıversem orada.

ya da tam şuracıkta; koltukta, kıvrılıversem,
uyusam, uyusam, uyusam... uyusam zamansızca ve zaman değişse,
her şey değişse,
bir tek sevdiklerim, başkalarınca sevilebilenler kalsa,
ve ben sonra uyanıversem taptazeymişcesine.

yok, tam şimdi, şuracıkta, önünde oturduğum masaya doğru yayılsam,
kafamı, masanın üzerine uzattığım kolumun üzerine yaslayıp, ölüversem.

4 yorum:

No More Virgilius dedi ki...


Hayat bir eziyet olmazdı ki o zaman...

phoenixia dedi ki...

hayat ne olmalıydı?

No More Virgilius dedi ki...

Bu sorunun yanıtı bilsem Tanrı olurdum, ama şimdikinden daha merhametli bir Tanrı.

phoenixia dedi ki...

merhamet merhametsizliği getiriyor işte, bir sağlayanı bir esirgeyeni oluşuyor.
tanrı da tanrısızlığı.