Pazartesi, Temmuz 09, 2012

özgürüz ikimiz de..ikimizde... ikisi de oluyor ya

şu çağrışım oyunları vardır ya, ondan oynayacağız şimdi...
tek soru var, süre 3 saniye; özgürlük denince aklınıza gelen hayvan?
1
2
3
bitti...
at mı dediniz? 
evet evet at demiş olmalısınız, yoksa yazının devamını getiremem.
şimdi aslen bütün hayvanlar özgür, hepsi doğada dilediklerince yaşıyor, ama özgürlük dendiği zaman aklımıza karıncayiyen, bok böceği, timsah, zürefa falan gelmiyor da, at diyoruz; ki at en az özgür olan. ancak işte zati özgürlük kavramı da esaretten beslendiği için, insanlara karşı bağımsızlığını ilan etmiş, bayırda, çayırda delidolu koşturabilen at figürü bizim için özgürlüğü ifade ya da temsil ediyor. 

bizi bağlayan herhangi bir güç olmasa, özgürlük diye bir kavram da olmayacak. tersinden bakarsak da, özgürlük kavramı olduğu sürece esaretimiz baki. esarete sebep öğeler olmadığı, dolayısıyla doğadaki bir kuş kadar özgürken, özgürlük üzerine düşünebilir mi insan ve özgürlüğü sebebiyle mutlu olabilir mi? mutsuzluğunun sebebi istediği gibi özgür olamamaksa pekala mutlu olabilir. ama işte burada takılıyoruz.
hayallerimizin ana konusu bırakıp gitmek buraları... kafana göre takılmak, büyük kentten ve sorunlarından uzak bir yere gitmek. hadi gittin... ve hadi hepimiz gittik, herkes dilediğince hareket edebiliyor gittiğin yerde. keyif alacağına emin misin bundan? çünkü özgürlüğün, insanın kendisi öyle olduğunda değil, kendisi özgürken başkalarının esir olduğunu bildiği zaman keyif verdiğini düşünüyorum. farklılaşma ve üstünleşme çabası. demek ki, herkes eşitken olabilecek bir şey değil özgürlük.
bunu en pratik olarak çalışan insanların izin dönemlerinde gözlemleyebilirsiniz. "ben şimdi tatildeyim, o çalışıyor" un gizli hazzı... "o tatildeyken de ben çalışıyor olacağım ama mühim değil. şu anda özgürlüğümü, arabamın sağ koltuğuna alıp caddelerde, kafelerde, çimde, güneşte fink atabilirim. ve saate bakacak olursak ben bunları yaparken birileri haldır haldır çalışıyor olacak". özgürlük istediğin şeyi, istediğin zaman ve mekanda yapabilmektir. ama sanki yoook hayır, özgürlük başkaları bir şeyler yapamıyorken, sırf kendi yapabilirliğini göstermek gösterişsizliğidir. bu mudur bizi iplerimizi koparmaktan da alıkoyan?
ya da özgürlük, tüm kapılar ardına kadar açıkken çıkıp gitmemeyi seçebilmek midir?

*bu yazı, çok uykusu gelmenin halüsünatik etkisine ithaf edilmiştir... git uyusana, hala yazıyor ya sersem...

Hiç yorum yok: