Pazar, Kasım 15, 2009

happy friday at happy moon's...

hani böyle beyin dalgalarınızın aynı şekilde zıpladığı arkadaşlarınız vardır... hesap kitap da yoktur, teklifsizlik denilen özgür ortam vardır. hatta onlara arkadaş demek haksızlıktır...

neyse, geçen cuma kendim için neredeyse oturup ağlayacağım bir moddayken, bu arkadaşlarımdan birisiyle-zati kaç tanelerse işte- buluşmaya gittim. ben cehennemin bir ucundan hareket ettiğim için, yol boyunca da epey zamanım oldu, kendimi didiklemeye... buluştuğumuzda onun da canını sıkacağım diye de üzülüyordum bir yandan...
canım arkadaşım beni gördü ve çantan ne güzel kız, valla tam da benim botlarımın renginde, versene bana şeklindeki kızlar arasındaki klasik denebilecek diyalog sayesinde kara bulutları dağıttı ilkten.
hem bedbahtlığı bile alay konusu yapabiliyorken gülmeler eksik kalmıyor tabii...

happy moon's'a gittik-süreyya'nın karşı sokağında-, menüden süper yemekler sipariş ettik-çok lezzetliydi... o sırada bir muhabbet ki allah nazardan saklasın... hüzünlendik, gülüştük... sonlara doğru ya ama bu çantayı istiyorummm şeklinde konu tekrar çantaya gelince senden değerli mi tabii al şekerim dedim...

herşey normal değil mi, bu tarz diyaloglara çoklukla şahit oluruz, olursunuz... "kazağını bi versene takılayım biraz" ya da "çantanı versene havamız olsun" falan diye, ama eyleme dökülmez pek.
biz n'aptık, happy moon's'tan bir poşet istedik, ben çantamı ona boşalttım ve çantayı arkadaşıma verdim, bu esnada sürekli güldüğümüzü söylememe gerek yok tabii... annemlere anlatırken de bir posta güldüm, aklıma geldikçe de gülüyorum... aramış diyor ki bir de, tonu tutmadı bunun n'apcaz, ehehehe zillli...

Hiç yorum yok: