Salı, Ekim 20, 2009

piştt..anlatacaklarım var...

epey bir süredir bu ne biçim hayat modunda, bıkkın dolanıyordum...
sonra ufak bir düşünce gücünün ne kadar değişik sonuçları olabileceğini gördüm...

hepsinin gelişim sürecini toparlayıp anlatabilceğimi sanmıyorum.. ama deneyeceğim...

olay 1... MJ'in ölümünden sonra facebook'ta bir arkadaşın profilinde yorumlaşmalar gerçekleşir.. haydi beat it yapalım istanbul'da diye.. benden daha "deli" bir arkadaşımız da sağolsun taşı atar... dalgalar boy boy yayılır.... bu deli arkadaşın adı seda'dır...

olay 2... bir pazar sabahı arkadaşlarla çengelköy'de kahvaltı yapılır... o arkadaşlardan birine 7.lale sözü verilmiştir vakti zamanında, ama ortada 6.lale bile yoktur daha.. bu kadim söz yad edilir... ve esnasında lale hediye edilmiş eski bir dost da hatırlanır...(bkz.olay3 kişisi ve o da seda)

olay 3..üsküdar'da eskiden sahaf olan şimdi ise market ve restorantların paylaştığı mekandan geçerken, üniversiteden bir arkadaşım aklıma gelir.. o sahafa girer boş boş dolanırdık.. şanssızlık bu ya, kopmuşuzdur... facebook'a ilk girdiğim zamanlar aratmış ama bulduramamışımdır... lale 1, sahaf 2.. beyin dalgalarım iyice titreşmektedir.. eve gider gitmez ortak arkadaş olma potansiyelindeki kişilerin listeleri taranır..ve bingo!! bulunur.. yazışılır.. araşılır.. buluşulur.. mutluluktan başlar tavanlara çarpar...(bu arada yazışmalarda "verdiğin lale duvarımda duruyor hala" der birden, nasıl bir beyinsel dalgalanmadır bu...)

olay4.. olay1 ile bağlantılı olarak beat it dansını 31. avrasya maratonu halk koşusu sırasında köprüde de yapmaya karar verilir...
.........

avrasya maratonu'nun bu kadar keyifli geçebileceğini tahmin etmiyordum.. bitirdiğimde ayaklarım zonkluyordu, bacak kaslarım patlamış gibiydi ama.. çok ama çok keyifliydi... mutluydum...



ve beat it dansını yaptık.. iyi ya da kötüydü... ama kesinlikle güzel olan birşey vardı ki, birbirini daha önce tanımayan türlü çeşit yaklaşık 200 kişi tek amaçla ve iyi niyetle bir araya geldi.. böyle bir duygu birlikteliğine bir daha şahit olabilir miyim bilmiyorum... abartmıyorum bak... ve bakmayı, duymayı becerebildiğinde insan, birşeyler de öğreniyor daima... mutluydum...


biri eski dost, diğeri yeni kazanç 2 seda oldu hayatımda... mutluyum...

ve son olarak, geçtiğimiz mayıs ayında oluşturulan ekiple, eylül ayına kadar yaptığımız kısa film çekme çalışmalarımız sonlandı.. hem de ödülle... film çekmek, ödül almak da güzel şeyler ama o yolu gerek stresle, gerek neşeyle yürümek de çok güzel... hele o yolu yürürken yanınızda sizi anlayan ve değerli insanlar varsa... mutluyum...


umarım artık hayat taşım tekrar yuvarlanmaya başlamıştır ve bir yerde duruverip kalmaz yine...
ve bir fizik kuralını unutmamak gerekir... iki eşyanın yer değiştirebilmesi için üçüncü bir boş alan gerekir...
yani, boşluklar oluşmadan yeniliklere yer açmak zordur...

Hiç yorum yok: