Pazartesi, Ekim 16, 2006

geçmişten fısıltılar..

.
..
...
(yemekten döndüm başladım yazmaya.. canım durmak istemiyor, mantıklı,mantıksız devam etmek istiyorum aslında,ama iş var.. iş bitince muhtemelen düşünceler de uçup gidecek..yine de bunu draft olarak düşüneceğim)
.
..
içim kabarıyor... şebnem ferah'ın şarkısındaki gibi içimde yükselen bi deniz var, sanki... yutkunuyorum aşağı doğru gidiyor... gel-git gibi...yenilenmek için yeni bir adım atmak.. zordur...yolda yürürken sürekli arkana bakıyorsan ya da gözlerin attığın adımlarla birlikte yerde yürüyorsa,ilerlemiş oluyor musun.. yenilenmiş, yeni bir hayata başlamış mı oluyorsun...
ama belki de olması gereken bu, ilk adımların basıp geçtiğin topraklarla alakalı olacak.. bir süre sonra -zaman herşeye ilaç dedikleri bu mu- ileride atacağın adımları düşüneceksin ya da o sırada attıklarının sağlam ve yerinde olmasını... hayat hakkında çıkarımlar yapmaktan vazgeçeceksin... ama yine de kafan,beynin senden bağımsız hareket edecek.. yaşadığın, gördüğün, yaşamına giren herşeyin sebebi; bir zaman önce onları düşünmüş, eleştirmiş, anlamamış olman değil mi...
imkansız ama nasıl olur, dediklerinin, fazlasıyla mümkün olduğunu yaşayarak görüp, hiçbirşeye şaşırmamaya çalışmanın sebebi..hı?

kendini şartlandırmayla, kendine öğretmeye çalışarak, hiçbirşeyi uygulayamadığını, acılar çektirerek sana öğreten hayata rağmen, tekrar ve aynen, aynı "hataları" yapıyor olman.. ne denebilir, ne diyebilirsin...dememen de gerekir,en azından bunu öğrendin...
tespitler yapmak,çıkarımlarda bulunmak tehlikelidir hayatta... eğer iyi niyetli biriysen ve yanlış düşünüyorsan, öğretir çünkü hayat sana doğrusunu.. kötüysen sallamaz bile seni.. evet bu yüzdendir en olmadık şeylerin iyilerin başına gelmesi... hayat yoğurur onları, bilsinler ister, çiğ kalmasın, eksik olmasınlar ister.. kemale ulaştırmak için çabalar hayat bizi... evet, kendimi de kattım bu gruba... ne de olsa tespit yaptım yine... yanlışsa öğreneceğim nasılsa bir şekilde... öğrendiğimi sanacağım ya da yine yeniden devam edecek...

her öğrenişte, her yükselişte bir önceki adımda gördüklerinin çoğunlukla yanılsama olduğunu anlayarak büyüyeceksin.. delicesine ağladığın, ciğerinin kanadığını hissettiğin bir durum sonrasında her şeyin bir "şaka" olduğunu görüp, ağlarken hissedip söylediklerini tekrar düşüneceksin.. ve acılarını.. sevinçlerini.. ne kadarı doğruydu ki... zamanın anlardan oluşması bundan sebep belki.. andan daha gerçek birşey olmamasından..
geçmişe dönüp bakmak kadar gereksiz, geleceği irdelemek kadar saçma başka ne var,çok sık ve doğallıkla yaptığımız "yaşam şartlarımız" içinde... resmen yaşam şartı yapıyoruz bunları, yanlışlığını bile bile... olanlar,olmuş bitmişlerin şartları geçmişte kalmış, bizim onlar olurken hissedip düşündüklerimiz değişmişken, nasıl yapabiliriz ki bunları...
metamorfoz halinde bir hayvan olduğunu düşünsene... dönüşmüşsen, değişmişsen eğer anlayamazsın ki ondan önceki halini... aynen dönüşmeden önce bilemeyeceğin gibi sonranı... insanken balık, balıkken insan gibi düşünmekten ne farkı var saçmalık açısından.. düşünmeye çalış, empati kur,ama doğruluğuna çok da inanma....
.
..
.
filmlerde özendiğime benzer şeyler yaşıyorum hayatımda... aşk, kavga, acı,sevgi... izlerken olduğu kadar keyif vermiyor yaşarken,vermeli aslında dediğim halde.. daha çok gerilim/ korku filmi sanki.. gitme dediğim yerlere gidiyor, geçme dediğim kapılardan geçiyor, deme dediğim sözleri söylüyorum sanki... gidişat aynı, içinden çıkılmaz kabuslara benzer filmler gibi...tek ümidim bitecek olması.. film icabı nasılsa ya...
döngü nerede başladı bilmiyorum... kırılma noktası nerede... kim, nerede, ne zaman, nasıl, niçin... niçin..ben? ve niçin sen.. niçin siz... aramızdaki kan bağından ötürü ,çevremde olup hayatıma bulaştırdığım insanlardan daha çok kattım sizi de bu döngüye... siz hayatıma katıldınız,ama benimkiyle beraber sizin de yazgınızı etkilemiş olma durumum, ihtimalim... özür dilesem birşey değişir mi... yaşamam lazımmış, yaşamanız lazımmış desem, ilaç olur mu... hadi size oldu diyelim, bana yarar mı? vicdanım diner mi..
..
...
.
inceliklere takılmış, beyni içinde kendiyle konuşan, hesaplaşan insanlar bir arada yaşamazlar.. yaşayamazlar mı bilmem, ama her "ince"nin başına bir ince sızı gibi de olsa bir andaval düşer... ilkten böyle düşünür insan,özellikle kırgınlıkları sonrasında.. sonra görür ki, kendi de andaval olmuştur bir başkasının yanı başında... az önce söylemiştim ya, hayat yoğura yoğura öğretir, bazen de, ayının yavrusunu sevişi gibi...vs..vs..vs.......
..
.
(günlük hayatın saçmalıkları ve şükredilenleri...
..kopukluklar..
...gitme isteği..)
.
...
.
26eylül2005-maslak sayıklamaları
self terapi

Hiç yorum yok: