Pazar, Mayıs 20, 2012

hayat ve hayal arasındaki tek fark bir harfmiş gibi...

uzun süredir yoldaydım, ayağım gaz pedalıyla bir olmuş gibiydi, ne çok hızlı ne yavaş gidiyordum otobanda... amerikan filmlerini yoğunlukla izleyen bir nesil olmamdan kelli kafalarda oluşacak görüntünün o minvalde olmasını tercih ederim... misal şu şekil bir yolda, 67 model şöyle bir chevy ile... tamam kabul pedallara erişmekte zorlanıyor olabilirim ama siz hayal ederken bir zahmet detaylara girmeyin :))



yolun uzun olacağını bilmeden hazırladığım mp3 listesi belki 2785.tekrarındaydı. öyle olmasına rağmen her şarkının bende farklı bir anı yaratacak fonu da oluşmamıştı tutturduğum yolda. böyle olması belki daha iyiydi, salt şarkıları sevebiliyordum. istisna olan birkaç diğerinde olduğu gibi anıları tekrar tekrar yaşamıyor, unutsam mı hatırlasam mı, bu şarkıyı da bir daha dinlemiyim en iyisi, yok yahu şarkının ne suçu var, en iyisi bu şarkıya yeni bir fon oluşturayım döngülerine girmiyordum. bu döngülere girdiğim şarkı sayısı da iki elin parmağı kadardı, yani genetik bozukluklarla beraber en fazla 12... bu şarkıların fonları da tahmin edersiniz, yol boyunca aldığım bazı otostopçu arkadaşların eseri olmuştu... neyse şarkılardan bahis bu kadar yeter.

bu dümdüüüüz ve uzun yola nereden, niçin çıktığımı ve nereye gittiğimi unuttuğum bir zamanda, artık ayağım da uyuşmuş bir durumdayken bir karar vermem gerektiğini hissediyordum. gönül bağı kurduğum chevymin gazını körükleyecek ve ne olacağını bilmediğim bir bitişi hazırlayacaktım sanırım... ben bunları düşünürken bir sapak göründü uzaktan, şimdi ya bildiğim düzlükte devam edecektim ya da sapağa girecektim. yol zorlu ve dar görünüyordu. chevy ile olmazdı... oldukça yavaşladım ve tam sapakta durdum. içimdeki değişim arzusu sebebiyle aslında ne yapacağımı bildiğim halde bir süre düşündüm. sonu ya da süreci nasıl olacak olursa olsun, sapağı tercih ettim. o alıştığım ve bildiğim yolu chevymle birlikte arkamda bıraktım. biraz tedirginim, biraz gergin, biraz heyecanlı, bir bunlar kadar da gittiği yere kadarcıyım şimdi.

nasıl ilerleyeceğimi bilsem de, bilmediğim bir yoldayım... 
belki gün gelir ne yol kalır ortada, ne sapak ve kendi yolumu çizmem gerekir...belki ve umarım...


***
arkadaşlarımı özleyeceğim...


Pazar, Mayıs 06, 2012

hıdır* usta

hızır aleyhisselam derler, derdi olanın dermanı olmak için koştururmış derler, sonra hızır derler kişi değil güzellikler oluşturan doğasal bir bütünlük derler... o onu der, bu bunu der, ben giderim o gider.
hıdırellez biri midir, bir şey midir dursun burada...

hiç gül ağacına dilek yazıp bağlamadım, dibine bilmembişi gömmedim ve halim ortada işte, ahahaha.. yapaydım bak böyle mi olacaktım?!

neden yapmadım; hani batıldır falan bir yana...
bizde ağanın eli tutulmaz hocam, benim istediğimce değil sen gönlünün bolluğunca veresin. amin. (çakallık mı, hiç bile!)



*hızır mı, hıdır mı ikilemine düşünce arapça'da d(ad)'ın z olarak okunduğunu hatırladım... evet, so?