şuracıkta, kendimi yere bıraksam,
çocukken yaptığımız gibi boylu boyunca yüzüstü yatıversem yere,
kimse ne yapıyorsun, kalk üşüteceksin de demese annemiz gibi ama,
saatlerce, günlerce, yıllarca kalıversem orada.
ya da tam şuracıkta; koltukta, kıvrılıversem,
uyusam, uyusam, uyusam... uyusam zamansızca ve zaman değişse,
her şey değişse,
bir tek sevdiklerim, başkalarınca sevilebilenler kalsa,
ve ben sonra uyanıversem taptazeymişcesine.
yok, tam şimdi, şuracıkta, önünde oturduğum masaya doğru yayılsam,
kafamı, masanın üzerine uzattığım kolumun üzerine yaslayıp, ölüversem.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
4 yorum:
Hayat bir eziyet olmazdı ki o zaman...
hayat ne olmalıydı?
Bu sorunun yanıtı bilsem Tanrı olurdum, ama şimdikinden daha merhametli bir Tanrı.
merhamet merhametsizliği getiriyor işte, bir sağlayanı bir esirgeyeni oluşuyor.
tanrı da tanrısızlığı.
Yorum Gönder